Bu kadar mükemmel bir sunumu olan bir fincan kahveye kim hayır diyebilir ki ? Şimdi kahve ne alaka diyebilirsiniz fakat yazının sonunda çok şey öğrenmiş olacaksınız ...
Herşeyi basitleştirdiğimiz , pratikleştirdiğimiz gibi kahve kültürünü de yok ettik. Osmanlı'da kahvenin çok özel bir yeri vardır. Kahve adeta bir tören edasında odaya getirilir ve konuklara ikram edilirdi. Kızlardan biri sırmalı, inci ya da elmas ile süslü kadife, atlas mangal örtüsünü, ikinci kahve tepsisiyle fincan ve zarfları taşırdı. Üçüncü kız içinde kor halinde ateş bulunan stile (mangal) oturtulmuş kahve ibriğini getirir, dördüncüsü fincanları doldurup zarflara yerleştirerek konuklara birer birer ikram ederdi. Ne kadar güzel bir sunumu ve içimi olacağını sanırım aklınızda canlandırmışsınızdır.
Hal böyle olunca zaten gösterişi seven Osmanlı Saray ve çevresi işi daha da ileri boyutlara götürerek bizi bu yazıyı yazmaya mecbur bırakan dillere destan kahve zarflarını ürettirmişlerdir.