Osmanlı döneminde yaşayan mücevher ustalarının ne kadar maharetli olduğunu ispatlayan çok önemli bir eserdir Zümrütlü Hançer. Şu zamanda bile bu hançeri yapacak usta sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Bunun sebebi de maalesef günümüzdeki kocaman kuyumcu firmalarıdır. Tek bildikleri sürüm ürünler çıkartıp satmak olduğu için sanatkar insanları piyasadan silmiş ve yok etmişlerdir. İnsanlar aldıkları ürünlerde sanattan çok markaya önem verdiği için de bu sanat düşmanlarının suç ortağı olmuştur.
Maalesef zümrütlü hançerin de dramatik bir hikayesi vardır. Ne tesadüf hikayesini anlatmak istediğimiz herşeyin hep dramatik bir hikayesi var.
Yıl 1747 , Osmanlı ve İran yorucu bir savaş sonrası antlaşma yapmışlar ve bunu pekiştirmek için birbirlerine hediyeler göndermekteler. Bu sırada İran'da şah Nadir Şah Osmanlı da ise Sultan 1. Mahmud. İran şahı öyle bir taht hediye eder ki 1. Mahmud'a dillere destan... Zümrütler ,yakutlar,inciler nasıl bir sanat ... anlatılmaz ama aşağıda resimde gösterebilirim :)
Üzerindeki işçiliği sanırım bu işten hiç anlamayan bir insan bile rahatça anlayabilir. İran da gerçekten kuyumculuk sektöründe çok başarılı milletlerden birisidir. Tabii o zamanda ... Onlar da sanatkarlarını öldürdüler ama onların sebebi biraz daha farklı. Sonuçta çok uzun bir zamandır Avrupa İran'a göz dikmiş durumda ,yaşam derdindeler !!!
Neyse hikayeye geri dönelim 1.Mahmut böyle bir taht karşısında tabii ki şanına yakışır bir armağan göndermek zorunda. Tahmin ettiğiniz gibi de Zümrütlü Hançer'i hazırlatmıştır. Hançer her zaman Osmanlı Sultanları arasında bir statü sembolü olmuştur. Öyle bir hançer hazırlatır ki ...
Bu hançer bir Osmanlı sultanının yabancı bir hükümdara yolladığı armağanların en şatafatlısıdır: Kabzasında yan yana üç zümrüt, olağanüstü irilikte, doğal yuvarlaklığında, altın yuvalar içinde... Aralarında silme elmaslar... Ki o elmaslar başka bir mücevherde kullanılmış olsalar tek başlarına birer cazibe kaynağı olurlar, ama burada zümrütlerin o derin koyu yeşil gölgesi her yana öylesine etkince uzanmaktadır ki... Harikulade ince bir işçilikle işlenmiş altın kın... Tam ortasında kabartılı mineden yapılmış meyve sepeti kompozisyonu; nar,karpuz, mürdüm eriği, armut, incir, balkabağı, yeşil erik, üzüm... Bir de menekşelerle tek pembe gül... Tepeleme dolu bolluk, bereket simgeleri... Ve kının iki ucunda yine altın yuvalarla yükseltilmiş iri elmasların yoğunlukla ve zarafetle bir araya getirilişi...
İşin en kötü yanı Zümrütlü Hançer'i İran Şah'ına götürmek için yola çıkan Osmanlı elçileri İran sınırını geçer geçmez İran Şah'ının suikast sonucunu öldürüldüğünü öğrenip geri dönerler.Ve böylece Zümrütlü Hançer Osmanlı Hazinesi'nde kalır ve Osmanlı padişahlarının belini süsler. Bu hançer de Kaşıkçı Elması gibi Topkapı Sarayı'nda hikayesini bilen ve kendisini görmek isteyen ziyaretçilerini beklemektedir.
Şöyle bir serzenişte bulunmak isterim Bizim atölyemiz Sultanahmet'e yakın olduğu için yurtdışından gelen müşterilerimiz mutlaka Topkapı Sarayı'na uğramış ve bu şaheserleri görmüş oluyor. Ve ne yazık ki bir Türk'ten çok daha bilgi sahibi buna üzülsek mi sevinsek mi bilemiyoruz !!! Dünya'da sanat ve güzellik en büyük ortak paydadır. Lütfen SANAT VE SANATKARLARA gerekli değeri verelim ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder